2 Ağustos 2011 Salı

Angel'ı tutana aşkolsun


Wnba'de ayın oyuncuları açıklandı.Doğu'da ayın en iyi oyuncusu Angel seçildi ki bu zaten beklediğimiz bir şeydi.Angel son maçlarda en üst kademeye çıktı.Takımının üstüste 5 maç kazanmasıda bunun sonucunda oldu zaten.5 kere üstsüte kazandıktan sonra kaybettikleri sun maçında 37 sayıyla oynadı.Aslında o maçıda kazandıracaktı ama Sun çok yüzdeli biraz da şansa üçlük atınca bunun üstüne son dakikalarda hakemlerinde tartışmalı kararları eklenince Dream maçı kaybetti.Angel'ın bu formu çok önemli  çünkü ona geçen seneden çok daha fazla ihtiyacımız olacak.

10 Temmuz 2011 Pazar

Sonra Cadde .




Topuk yaylasından sonraki buluşma yerimiz Bağdat Caddesiydi . Saat 17.00 gibi Şaşkınbakkal civarında yoğunluk oluşmaya başladı . Topuk yaylasından dönen kafileyle beraber asıl oluşması beklenen yoğunluk oluştu . Bir kez daha büyüklüğümüzü göstermek , tepkimizi ortaya koymak , davamızı savunmak için Cadde ' de buluştuk , "Aziz Başkan oley'' , ''Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe'' tezahüratlarıyla büyük başkanımız Aziz Yıldırım ' a olan sevgimizi gösterdik . Çünkü Ogün Altıparmak ' ın da dediği gibi : Savaş başlamıştı .



Genciyle yaşlısıyla binlerce Fenerbahce taraftarı yürüyüşe eşlik etti .

















Bu sırada gelen başkanımız Aziz Yıldırım'ın tutuklu yargılanma kararı hepimizin keyfini kaçırdı ve bunun üzerinde köprüye doğru yürümeye başladık.


Köprüye gelindiğinde ise polisin Biber gazına başvurmasıyla yürüyüşümüz sona erdi . Aşağıda videoda polisin bu müdahelesinin görüntüleri yer almaktadir .





Bugün bir kez daha Fenerbahçe'nin bir spor kulübünden çok daha fazlası olduğunu herkese göstermiş olduk . Bu davada haklıyız ve hakkımızı sonuna kadar savunacağız ve KAZANACAĞIZ !!!


Sevdamız BİTMEYECEK !!






Önce Yayla ...

Hepimizin bildiği gibi : Sevgi eylem gerektirir .

Gün Fenerbahçe taraftarının büyüklüğü , takımına ne kadar bağlı olduğunu , sporcusunu , yöneticisini ne kadar sahiplendiğini , Fenerbahçe düşmanlarına karşı nasıl büyük tepki gösterebildiğini gösterme günüydü . Yani gün sevgimizi eyleme geçirme günüydü .

Tüm bunları yapmak için sabahın erken saatlerinde toplanıp Topuk Yaylası' na hareket ettik . Futbolcularımızın moralini yükseltmek ve onların her zaman yanında olduğumuzu onları asla yalnız bırakmayacağımızı göstermekti amacımız . Hem bizim açımızdan hem de futbolcularımız ve teknik kadromuz açısından çok duygusal anlara sahipti .






Fenerbahce halk demektir ; Halkın takımı Fenerbahce ' dir .







Topuk Yaylasından görüntüler :

















İşte tüm fotoğraflar oyuncularla taraftarın teknik heyetin kenetlenmesi hepimize çok duygusal anlar yaşattı . Ama asıl duygulandığımız olay ise Selçuk Şahin ' in röportaj sırasında gözyaşlarına hakim olamamasıydı . Tabi biz de bu durum karşısında gözyaşlarımızı tutamadık .



5 Temmuz 2011 Salı

Sayın Savcımızın Dikkatine

Gazetelerde(gizlilik kararı olmasına rağmen) davanın delillerini okuyoruz.İbrahim Akın'ın topunun auta gitmesi,İlhan Ekşioğlunun buca maçının devre arasında yaptığı telefon konuşmasında kesin kazanırız demesi delil olarak gösterilmiş.Bu 2 delil kadar hukuki(!) olmasa da belki şu videoda savcımızın dikkatini çekebilir.

Vicdanlara Seslenen Mükemmel Bir Konuşma

1 Temmuz 2011 Cuma

Gümüş mü Altın mı?

Türkiye-Fransa:68-62
Bu kızları ne kadar övebiliriz bilmiorum ama daha çok övgüyü hakediolar ondan eminim.2.tur gruplarından çıkabilir mi çıkamaz mı derken kızlarımız madalyaların gediklisi takımları birer birer yendi ve 54 maçlı turnuvanın son maçına adını yazdırdı.

Belarus,Karadağ,Fransa buraya gelirken yendiğimiz takımlar.Saydığımız bütün maçlarda favori olarak karşı taraf gözüküyordu.Belarus'u yendik içimizdeki kötü ses zaten formda değillerdi Karadağ ile bir oynayalım da öle konuşuruz dedi.Karadağ'ı yendik o ses yine ortaya çıktı,Karadağ çok tecrübesiz takım buraya gelmesi bile sürprizdi zaten dedi.Şimdi de Fransa'yı yendik içimizdeki kötü ses de umudu kesti artık konuşmuyor.Fransa maçına çıkarken buraya kadar da gelmek büyük başarı kaybetsek de kızları alkışlayacağız dedik ama kızlar hiç öle bişey dememiş anlaşılan.Onlar hep daha fazlasını istiyor,hep en iyisini istiyor ve bunun için gerekli mücadelenin fazlasını veriyorlar.

Maç öncesinde teknik açıdan Fransa'ya baktığımız zaman komple bir takım çıkıyordu karşımıza.Tecrübeli,birbiriyle oynama alışkanlığına ve yıldız oyunculara sahip,üst düzey oynama tecrübesi olan,son avrupa şampiyonu bir takım vardı karşımızda.Fransızlar maça savunmamızı penetrelerle delmeye ve penetre üzerinden sayı bulmaya çalışarak başladılar ve bunda 2 dakika başarılı oldular skorda da 7-2 üstünlüğü ele aldılar.Ceyhun hoca hemen molayı aldı ve o moladan sonra savunmamız hiçbir konuda açık vermedi.Belarus ve Karadağ'a yaptığımız savunmayı daha da üst düzeye çıkararak Fransızlara hiç kolay sayı şansı vermedik.Savunmada iyi işler yapacağımızı zaten tahmin ediyorduk asıl soru işaretimiz Fransızların sert savunmasına karşı nasıl hücum edeceğimizdi.Komutan Birsel'in önderliğinde,sürpriz isimlerden de sayılar bularak hücumda akıllı oynadık ve maçı baştan sona kadar kontrolümüzde götürdük.Birsel o serbest atışları atarken tamam kazandık galiba derken Birsel 2'sinide kaçırdı maç uzatmaya gitti.Onların geniş rotasyonu bizimde az oyuncuyla oynamamız yine bizi umutsuzluğa sürükledi uzatmalar için ama kızlar boşuna endişelendiğimizi 5 dakika sonra gösterdiler.Fransaya uzatmalarda 2 sayı şansı verdik,böyle akıllı oynayan bu kadar çok mücadele eden bir takım finale kalmasa basketbol adına çok ayıp olurdu ki olmadı.

Takımızda öne çıkan isimler yine tanıdıktı.Birsel,Nevriye,Nevin(bu 3'ü bi yerden tanıdık geliyor olmalı)ve hücumda ekstra skor üreten Işıl'dı.Nevin maçın başından sonuna kadar hücumda da savunmada da mükemmel oynadı maçı kazandıran basketi atmakta ona onasip oldu.Birsel'i her maç sonrası buraya yazmak bizim için bir alışkanlık haline geldi artık.Yine mükemmel oynadı,komutan gibi yönetti takımı.En kritik yerde sorumluluğu üstlendi.Topun el yaktığı anlarda 5 sayı buldu,takıma can verdi.Attığı 3'lük şans basketi gibi görünüyor ama konu Birsel olunca şans diyemiyorum çünkü daha zorunu yine çok kritik bir anda Ekaterinburg deplasmanında atmıştı.Işıl turnuva başından beri mücadelesiyle takıma destek oluyordu zaten ama bu maçta skorda da takıma yardımcı oldu,uzatmalarda kritik anda attığı 3'lükle takımı çok rahatlattı.Tuğba'dan da biraz bahsetmek lazım.Çok üst düzey özellikleri yok belki ama çok büyük bir yüreği var o yüreğide her maçta ortaya koyuyor.

Artık yolun sonuna geldik.Yine çok güçlü bir takımla,son 5 avrupa şampiyonasının hepsinde final oynayan,fiziksel olarak bizden çok üstün bir takımla Rusya'yla oynacağız.Kızlarda bu yürek olduktan sonra hiçbir rakip son topa kadar rahat edemez karşımızda.Kazansalar da kaybetseler de sonua kadar alkışlayacağız kızlarımızı,tek emin olduğum konu bu.

Bunca güzel şeyin yanında bir tane de kötü şey yazalım,kızlarımızla ilgili değil tabi.Belki benim hafızam yanılıyor olabilir ama bildiğim kadarıyla ilk defa avrupa şampiyonasında yarı final oynuyoruz,yani çok önemli bir maç.Maçtan önce ntvspor'u açıp bekleyelim dedik onlar wibledon yayını yapıyordu onların önemli bir mazereti var.O zaman ntv yi açalım bari dedik orda da maça 5 dakika kalana kadar maçla ilgili hiçbir şey yoktu Vedat Milor'la Tadı Damağımda vardı.Milli takımımızın yer aldığı bir turnuvayı stüdyodan yayınlayarak zaten eksi puan almıştı ntvspor ama bu maçtan önce en azından stüdyodan da olsa maçla ilgili birşeyler görmeyi bekliyorduk ama nafile.Sorun bende galiba yani beklentilerimde.Cristiano Ronaldo bir alışveriş merkezine geliyor diye saatlerce canlı yayın yapan,Euroleague yayınlarını satın alıpta Fenerbahçe maçı dışındaki maçların neredeyse hiçbirini vermeyen onun yerine Sergen Yalçın'dan kahve muhabetlerini yayınlamayı tercih eden bir spor kanalından(!) çok şey beklemişim gerçekten.

by İbrahim Seçkin

30 Haziran 2011 Perşembe

Hedefe Kilitlendiler

Türkiye-Karadağ:56-44

Potanın perileri savaşmaya devam ediyor,her maç bizi biraz daha fazla mutlu ediyorlar.Turnuva öncesinde hepimiz takımımızdan umutluyduk ama İspanya'nın,Belarus'un ilk 8'e giremediği bir turnuvada yarı final oynamayı çok da beklemiyorduk.Yarı final oynayarak şimdilik olimpiyat elemelerine katılma hakkını kazandık eğer şampiyon olursak olimpiyatlara direkt katılabiliyoruz.

Biraz da maçı teknik yönüyle değerlendirelim.Maça savunmada istediğimiz gibi başladık,hücumda ilk yarıda pek istediklerimizi yapamadık.Karadağ'ın yaptığı baskılı savunma sebebiyle topu içeriye fazla geçiremedik,Nevriye'yi kullanamadık ama savunmaki çabamız ve Birsel'le Şaziyenin 3'lükleriyle maçta kalmayı başardık,sadece 24 sayı atabildiğimiz bir yarıda 3 sayı geride soyunma odasına gittik.3.periyotta savunmayı daha da sertleştirdik,hızlı hücumlarla kolay sayılar bulduk.İş sete sete kaldığında maestromuz Birsel Nevriye ve Nevin'i çok iyi kullandı bu sayede 3.periyotta skor bulmakta sıkıntı çekmedik.Belarus'a 3.periyotta yaşattığımız sıkıntıyı Karadağ'a da yaşattık aynen Belarus maçında olduğu gibi 3.periyotta potamızda sadece 6 sayıya izin verdik.Karadağ kızlarımıza hiçbir şekilde karşılık veremedi çoğu pozisyonda topu potaya atamadan geri döndüler,mortal olarak gitgite düştüler.4. periyottaki akıllı oyunumuzla Karadağın yanaşmasına izin vermedik Şaziyenin attığı 3'lükle de maça noktayı koyduk

Turnuvanın başından beri yaptığımız gibi topa baskıyı yine iyi yaptık maçı 8 top çalmayla tamamladık rakibi birçok pozisyonda top kaybına zorladık.Ribaundlarda Karadağ özellikle de aldığı 18 hücum ribaunduyla kızlarımıza karşı üstünlük kurdu ama ribaundu da versek o kadar iyi savunma yaptık ki ribaundu verdiğimiz pozisyonlarda da sayıya izin vermedik.Tabi bizi asıl öne çıkaran 14'de 9 isabetle attığımız 3'lükler oldu.Kişisel performanslara gelirsek takım haline çok iyi oynadık ama Birsel,Şaziye ve Nevin biraz daha öne çıktı.Birsel herzamanki gibi takımı yine mükemmel yönetti takıma her konuda yardımcı oldu,maçı da 14 sayı 5 asist 3 ribaundla tamamladı.Şaziye'yi ilk tur gruplarındaki oyunundan sonra eleştirdik ama biz eleştirdikten sonra nazire yaparcasına şutları sokmaya,takımı skor anlamında rahatlatmaya başladı.Attığı 14 sayıyla da maçın en skorer oyuncusu oldu.Nevin maçın bizim adımıza sürpriz oyuncusuydu.3.periyotta yakaladığımız seride attığı sayılarla çok önemli rol oynadı.

ÇekCumhuriyeti maçından sonra turnuva adına pek ümidimiz kalmamıştı ama kızlar hiç pes etmedi.Turnuvanın başından beri çok iyi mücadele ediyorlardı buna oyun aklını da eklediler böylece yarı finale geldiler.Yarı finaldeki rakibimiz son avrupa şampiyonu,kadrosunda çok önemli oyuncular bulunan,tecrübeli Fransa.Bu aşamadan sonra zaten her maç zor.Fransa maçı da çok zor olacak ama kızların sonuna kadar mücadele edeceğine dair hiç şüphemiz yok.Bu maçı kazanırlar yada kaybederler sonuç ne olursa olsun turnuva bittiğinde bu kızlar büyük bir alkışı hakediyor.

by İbrahim Seçkin

28 Haziran 2011 Salı

Potanın Perileri Çeyrek Finalde

Türkiye-Belarus:65-56
Her iki takım için de ya tamam ya devam niteliğinde , kaybeden takımın bavulunu toplayıp ülkesine döneceği bir maçtı .Daha önce dünya şampiyonasında yine bir çeyrek finale yükselme maçında Belarus'la Nevriye olmadan oynamış ve kaybetmiştik.Bu anlamda da ayrı bir önemi vardı bu maçın . Bizim için bir rövanş niteliği taşımaktaydı da diyebiliriz .Ayrıca yenen takım olimpiyatlara  katılma amacına bir adım yaklaşmış olacaktı .

Maçı değerlendirecek olursak ; milli takımımız bu maça Litvanya ve Rusya maçlarının aksine iyi başladı . İlk 5 dakika  karşılıklı basketlerle geçilirken bu dakikadan sonra Birsel ' in önderliğinde maça ağırlığını koyan milli takımımız üst üste özellikle Şaziye'den gelen 3 sayılık isabetlerle farkı 10 sayıya kadar çıkardı ve ilk çeyreği de 10 sayı farkla 24-14 önde kapadı . İkinci çeyrekte ise ilk çeyrekteki milli takımımızdan farklı bir takım vardi. Skor üretmekte zorlandığımız bu dakikalarda basit sayılar da yiyince farkın kapanmasına engel olamadık ve skor bir ara 28-28 oldu . Yasemin Horasan ' dan gelen basketlerle devreyi 34-30 önde kapadık . İkinci yarıya da fırtına gibi başladık. Birsel ve Nevriye ' nin önderliğinde gelişen organize hücumlarla  farkı artırdık . Bu başarılı hücumların ardından savunma direncimiz arttı ve Belarus zor şutlar kullanmak zorunda kaldı .Verdiğimiz bu mücadelenin , yaptığımız bu savunmanın , isteğimizin sonucu olarak Belarus 3. çeyrekte sadece 4 sayı atabildi. Ve akıllıca , organize gelişen hücumlarımızın sonucunda da bu çeyreği 49-34 önde kapadık .Son çeyreğe biraz tutuk başladık .Fark kısa süre içinde tek hanelere kadar inse de oyunun kontrolünü elimizde tutmayı başardık ve maçı 65-56 kazanarak çeyrek finale yükselmiş olduk .Turnuvanın başından beri kızlarımız zaten mücadele konusunda hiçbir rakibinden geri kalmıyordu.Asıl problemimiz bir hücum aklımızın olmayışı idi.Bu maçtaki hücum performansımız geçmiş maçlara oranla çok daha iyiydi bunda bütün takımın payı var belki ama aslan payı tabiki Birsel'in.

Oyuncu performanslarından bahsedecek olursak üç isimin öne çıktığını görüyoruz . Bunlardan ilki 13 sayı 6 ribaund 7 asistle oynayan Birsel . Bugün takımı çok iyi bir şekilde yönetti , doğru yerde doğru paslar verdi ,belki abartı olacak ama Jason Kıdd'in bayan versiyonunu izletti diyebiliriz,Nevriye ile olan uyumu herzamanki gibi harikaydı ,zor anlarda sorumluluk aldı, soğukkanlılığını yitirmedi, penetreleriyle rakip savunmayı zorladı , 3. periyodun başında farkın açılmasında büyük katkısı oldu , aldığı ribaundlarla göz doldurdu adeta. Diğer bir yıldız isim de 13 sayı , 11 ribaund , 2 asist le double-double yapan Nevriye idi . Mücadelesi  ve hırsının yanında zor dakikalarda attığı sayılar , aldığı ribaundlar yaptığı savunmayla harika bir performans gösterdi . Birsel ' le çok iyi anlaşarak farkın açılmasında önemli rol oynadı . Diğer iyi performans gösteren isim ise Şaziye oldu .Maç başında oldukça yüzdeli şut attı . Attığı 17 sayı ile maçın en skorer ismi oldu . Aldığı 6 ribaund da gösterdiği iyi mücadelenin bir sonucuydu .Daha önce bu blogda Şaziye'yi eleştirmiştik neden bu kadar yüksek süre alıyor,hoca nasıl katlanıyor gibi şeyler söylemiştik.Şaziye bugünkü performansıyla bizi utandırdı,hep bizi böle utandırmaya devam etsin biz de maçları kazanmaya devam edelim.


Gelelim çeyrek finalde ki rakibimiz Karadağ'a.Turnuvanın en sürpriz takımı diyebiliriz onlar için.Turnuvanın 2 büyük favorisi Fransa ve İspanya ile oynadıkları maçlar da dahil olmak üzere oynadıkları bütün maçları kazandılar.Kazanırken de zevk verdiler diyebiliriz.Maç başına 73.3 sayı ortalaması ile turnuvanın en skorer takımı.Ribaundlarda da 43.2 ribaund ortalamasıyla turnuvanın en iyilerinden.Ribaundlar önemli olabilir ama milli takımımız Rusya maçından sonra kendisinden daha ribaundçı takımlara karşı oynamasına rağmen ribaundlarda üstünlük kurdu.Diğer önemli konulardan biride fast-breakler eğer iyi geri koşamazsak tempolu oynayan Karadağ karşısında çok zorlanabiliriz.

Birebir oyunucu değerlendirmesine gelirsek Karadağ'ın belki de turnuvanın en etkili ismi Jelena Dubljevic bu maçta en çok dikkat etmemiz gereken isim olacak.87 doğumlu oyuncu 15.6 ortalamayla sayı krallığında üçüncü ,5 asist ortalamayla asist krallığında birinci ,7.8 ribaund ortalamasıyla ribaund krallığında dördüncü.Kısacası herşeyi yapabilen bir oyuncu.Letonya maçının 2.periyodunda oynadığı muhteşem oyunla maçı takımına getirmişti.Dikkat etmemiz gereken diğer isim ise pivotları Perovanovic olacak.%60 isabetle maç başına 19 sayı atan ve bu dalda turnuva lideri olan oyuncu maç başına aldığı 7.4 ribaundla ribaundlarda da çok etkili.Deforge ve Skerovic de dikkat etmemiz gereken Karadağ'ın diğer 2 önemli oyuncusu.


Kısacası turnuvanın en iyi takımıyla oynayacağız diyebiliriz.Maçın favorisi açık şekilde Karadağ.2.tur gruplarında son 2 maça gelirken çok az umudumuz vardı kızlar bunu gerçeğe dönüştürdü.Bu maçtada da çok az umudumuz var bakalım neler olacak.Kızların mücadeleden hiç taviz vermeyeceğinden eminiz organizasyon konusunda da biraz başarılı olabilirsek neden olmasın.

by Turhan Arsal and İbrahim Seçkin

27 Haziran 2011 Pazartesi

Turnuvanın En Güzel Maçı

Hırvatistan-İspanya:75-71
Eleme maçı gibi bir maçtı.Kazanan yoluna devam edecek kaybeden evine geri dönecekti.Maçın mutlak favorisi tabiki de son 5 avrupa şampiyonasının 4'ünde bronz 1'inde gümüş madalya alan İspanyollardı.Hırvatlar turnuvaya çok ağır bir mağlubiyetle başladılar.Fransaya 86-40 yenildiler.Bu ağır mağlubiyetten sonra ayağa kalkmayı başardılar ve Yunanistanı 65-63 yendiler.Grubun son maçında iyi oynamalarına ve son periyoda kadar maçı önde götürmelerine rağmen Letonyanın son periyottaki oyununa cevap veremediler ve maçı 67-61 kaybederek 1 galibiyet 2 mağlubiyetle 2.tura çıktılar.2.turun ilk maçında turnuvanın sürpriz takımı Karadağ'a karşı hiçbir varlık gösteremediler,baştan sona yenik götürdükleri maçı 81-60 kaybettiler.Umutlar neredeyse bitmek üzereydi.Kazanmak zorunda oldukları Polonya maçını 64-56 kazanarak umutlarını son maça taşımayı başardılar.
Gelelim İspanyaya.Onlar turnuvaya en önemli favorilerden biri olarak geldiler.İlk tur gruplarında turnuvanın sürpriz takımı Karadağ'a yenilerek grubu 2 galibiyet 1 mağlubiyetle kapattılar ve 2.tura çıktılar.2.turun ilk maçında turnuvanın diğer önemli favorisi Fransa ile oynadılar.Son periyota kadar başabaş giden maçta Fransa son periyotta İspanya'yı ezdi,pota yüzü göstermedi.İspanya son periyotta 4'ü son dakikada önemsiz sayılar olmak üzere toplam 7 sayı bulabildi.Bu aşamadan sonra İspanya bütün maçlarını kazanmak zorundaydı.İlk maçlarını Letonya ile oynadılar.Maçı 66-57 kazandılar.(Tamane faul problemine girmese kazanabilirler miydi emin değilim).Ve geldiler son maça yani Hırvatistan maçına.

Açıkçası turnuvanın şuana kadar ki en güzel maçı oldu diyebiliriz.İspanya ilk yarının son 2 dakikası hariç maça hiç hakim olamadı.Hırvatistan maç boyu elinden geleni yapmaya çalıştı.Özellikle de penetreleriyle İspanya savunmasını darmadağın ettiler.Hırvatlar maçtan hiçbir şekilde kopmadı.6 sayı geriye de düştüler ama geri gelmesini bildiler.İspanyollar maçı 2'si son dakikada maç koptuktan sonra olmak üzere 17 de 2 üçlük isabetiyle tamamlayınca kazanma şansları ortadan kalktı.Bu maçı izlerken aklıma bizim ÇekCumhuriyeti maçımız geldi.Hırvatlar da bizim gibi çok mücadele ettiler ama onlar hücumda da en doğrusunu yapmaya çalıştılar ki biz ÇekCumhuriyeti maçında rakibimizden 29 kez daha fazla hücum etmemize rağmen maçı kaybettik bugün ise Hırvatlar İspanyollardan 21 kez daha az hücum etmelerine rağmen maçı kazanmasını bildiler.Hırvatlar adına bu maçla ilgili söylenebilecek tek olumsuz şey yaptıkları 24 top kaybıydı.

Biraz da birebir oyuncu performanslarından bahsedelim.İspanyolların en önemli oyuncusu,euroleague final four mvp'si,galatasarayın yeni transferi Alba Torrens maçı 13'de 0 isabetle 2 sayı,1 ribaund 0 asistle tamamladı.Her oyuncunun kötü günü olabilir,şutu girmeyebilir ama büyük oyuncular takımlarına başka alanlarda yardımcı olmaya çalışırlar,alba ise tam tersini yaptı şutu girmedikçe sürekli zorladı gereksiz atışlar yaptı,takımına neredeyse hiç ribaund ve asist katkısı yapmayarak takımının bu maçı kaybetmesine zemin hazırladı.Zaten koç da aradaki fark 4'ken son dakikada Alba ya daha fazla dayanamadı ve kenara aldı.İspanyollar adına maçta ayakta kalan en önemli isim Palau'ydu.Maçı da 19 sayı 7 ribaund 3 asistle tamamladı ama istatsitin göstermediği konularda da çok iyiydi.Palau oyundayken takımının savunması bir vites yukarı attı.Palau İspanyanın aradığı enerji oldu ama 4 faul alınca kenarda oturmak zorunda kaldı o arada İspanya zaten maçı kaybetti.

Hırvat oyuncuları birebir incelersek öne çıkan çok fazla isim vardı onlarda.Mandir en çok ön plana çıkan isimdi diyebiliriz.Tam 24 sayı attı,penetreleriyle İspanyol savunmasını darmadağın etti takımı ne zaman sayıya ihtiyaç duysa devreye girdi 4.periyotta ağır darbeyi indirdi.Takım adına öne çıkan diğer 2 isim 15 ribaund alan  Mazic ve son periyotta üstüste 7 sayı atarak takımını maça tekrar getiren Ivezicdi.

by İbrahim Seçkin

25 Haziran 2011 Cumartesi

WNBA de Fenerbahçelilerin Maçı


Atlanta Dream-Phoenix Mercury:82-93
Sabaha karşı 3:30 da bizimkilerin maçı vardı ntvsporda.Biz de uyumayalım izleyelim dedik iyi de ettik.Maç baştan sona kadar Phoenixin hakimiyetinde gitti Atlanta farkı ne zaman biraz düşürse Phoenix vites arttırdı ve daha fazla yanaşmalarına izin vermedi,son periyotta da ağır darbeyi indirdi ve Atlanta bir daha geri gelemedi.Tabi bu maçın asıl önemi bizimkiler ne yaptı?
Önce maçın yıldızından Penny Taylordan başlayalım.Maçın istatistiklerine bakıp da Taurasiyi maçın yıldızı zannetmeyin.Taurasi 20 sayının önemli bir kısmını maçı koparan Penny,Dupree,Braxton kenardayken yaptı.Corey Gaines,Penny yi son 5 dakika kala kenara almasa muhtemelen bir triple-double izleyecektik.Tarafsız gözle bile baksanız sahada ne yaptığını en çok bilenin Penny olduğunu çok rahat görebilirsiniz.Takımı neye ihtiyaç duyarsa onu yapıyor.Zaten istatistikler de bunu açıkça gösteriyor.17 sayı 10 ribaund 8 asist 3 topçalma.12 de 6 ile 17 sayı attı buna da dikkat çekelim zaten bu sezon yüzde 51 gibi müthiş bir yüzdeyle oynuyor.Gelelim diğer yıldızımıza Angel'a.Ama Angeldan önce biraz da takımından söz etmek lazım.Bu takım geçen sezon Wnba de final oynadı ama bu sezon izlediğim 2 maçlarında da takımı pek beğenemedim.Çok kopuk kopuk oynuyorlar biri bir kıvılcım yakıyor belli bir süre bunla idare ediyorlar ama gerisini getiremiyorlar.Dünkü Phoenix maçında da geçen günkü Minesota maçında da maçı baştan sona geride götürdüler ve birtürlü yakalayamadılar.Takımın en önemli ismi Angel.Angel bizde yaşadığı sorunları Atlantada da yaşıyor.Şut istikrarı maalesef yok.Dün 24 sayı attı ama 21 de 7 şut isabetiyle.Sezonun şuana kadar olan kısmında da yüzde 37 ile şut atıyor.Ribaundlarda yine aktif maç başına 5 ribaund alıyor 2.3 top çalıyor ama şutunda mutlaka biraz daha istikrarlı olmalı. Angelle ilgili son olarak angel ve hakemler arasındaki ilişkiden bahsedelim.Minesota maçını izlerken maçı yorumlayan amerikalı yorumcu bir pozisyonda angele faul çalınmayınca angel amerikanın en önemli basketbolcularından biri ama bu temasta bile faul vermiyorlar angel hakemlerden daha fazla saygı hakediyor demişti.Phoenix maçında da bunu gördük hakemler Taurasiye,Pennye gösterdikleri saygıyı Angel a göstermiyorlar.

Maçın en güzel hareketi pek bizim seveceğimiz bir hareket değildi ama yine de yazalım.Angel açık sahada Taurasiye karşı 1e1 oynarken turnikeye kalktı Taurasi havada Angelin elinden topu aldı adeta....

by İbrahim Seçkin

24 Haziran 2011 Cuma

Ekselanslarına Selam Olsun

Biz Türkiye-ÇekCumhuriyeti maçını izlerken ekselansları da korttaydı.Yiğit Yılmazın twitter hesabından takip etmeye çalıştık(kendiside bizim gibi Federerci).Federer mükemmel bir servis performansı göstermiş biraz daha zorlasa 3 set boyunca servisinde puan vermeyecekmiş.Aynen böle devam etsin Roland Garrosda üzüldük burda üzülmeyelim:)

Mücadele ile Bir Yere Kadar

Türkiye-ÇekCumhuriyeti:51-56

Öncelikle iyi oynamak ile iyi mücadele etmeyi birbirine karıştırmamak gerekir.Türkiye ÇekCumhuriyeti'ne karşı maçı inanılmaz şekilde istedi,mücadele etti ama iyi oynadı dersek sadece kendimizi kandırmış oluruz.Turnuvada en çok öne çıkan özelliğimiz topa yaptığımız baskı ve bunun sonucunda rakibi top kaybına zorlamamızdı,bunu bu maçta da iyi yaptık.Savunmamız geçen maçlara oranlara çok daha iyiydi.Maçtan önce en büyük handikap olarak ribaundlar özelliklede çeklerin aldığı hücum ribaundları gözüküyordu.Bu maçta bunu tam tersine çevirdik kısaların özelliklede birselin ribaundlara olan yardımıyla biz toplam 40 ribaund alırken (20 si hücum)çekler toplam 34 ribaund (sadece 4ü hücum)alabildi.Çekler 20 top kaybı yaparken biz 13 top kaybı yaptık ve 8 kere top çaldık.Çekler topu 40 kere potaya atabilirken biz tam 69 kere topu potaya atabildik yani 29 kere daha fazla hücum ettik.Şuana kadar ki bütün istatistikler maçı bizim farklı bir şekilde kazanmamız gerektiği gösteriyor.Ama öle olmadı.Tek sebebi olarak hücumumuzu gösterebiliriz.Mücadele ile savunma,ribaund gibi konuları belki halledebilioruz ama hücum için belli bir organizasyon gerekiyor o da bizde kesinlikle yok.Çok durağan şekilde hücum edioruz,hücumda alternatiflerimiz yok.Hücumumuz Nevriye ile Birselin eline bakıyor.

Birsel sakat sakat çıktığı maçta mükemmel oynadı.6 sayı 8 ribaund 6 asist.Ama maçı izlediğiniz zaman birselin yaptıklarının istatistiklerden çok daha fazlası olduğunu görebilirsiniz.Nevriye de son periyoda kadar iyiydi ama son periyotta o tıkanınca Türkiyede tıkandı ve hücumda hiçbir şey yapamadı.

Birazda koç Ceyhun Yıldızoğlundan bahsetmek gerekir heralde.Grupta Litvanya ya karşı kaybettiğimiz maç,şimdi de ÇekCumhuriyetine karşı kaybettiğimiz maç kenardaki hatalardan dersek çokda yanlış söylemeyiz.Ceyhun Hoca nın ne düşündüğünü bazen anlamak zor.8 de 0 atan Şaziye ye hangi düşünceyle 32 dakika verebiliyor mesela?Şaziyenin 10 sene öncesine dönmesini felan bekliyor olmalı ki galatasaraya da transfer etti.Güçlü kadrosuyla Galatasarayı Euroleague deplasmanlarında averaj takımı yapan Ceyhun Hocanın tek başarısı bu sene kazandığı Türkiye Kupası ise buda milli takım koçu olmaya yetiyorsa denecek fazla bi şey yok.

By İbrahim Seçkin

21 Haziran 2011 Salı

Avrupa Bayanlar Basketbol Şampiyonası 2011

Türkiye turnuvaya A grubundan katıldı.Gruptaki rakipleri Litvanya,Slovakya ve Rusyaydı.Teker teker maçları değerlendirelim,zayıf ve güçlü yönlerimizi ele alalım.Fenerbahçemizim yeni transferleri Babkina ve Tamanenin performanslarını değerlendirelim.

Türkiye-Litvanya:58-64

Maça beklemediğimiz şekilde çok tutuk başladık.İlk yarıda oyuna giremedik diyebiliriz,zaten ilk yarıdaki periyot skorlarından bu sonuca ulaşabiliriz.İlk periyotu 19-12 ikinci periyotu 18-10 litvanya önde bitirmiş.Bu sonuçta ribaundlar ve hücumdaki durağanlığımız çok etkili oldu.İlk yarıda Şaziye dışında hemen hemen hiç kimse oyuna giremedi özellikle çok şeyler beklediğimiz Nevriye-Birsel ikilisinden neredeyse hiç katkı alamadık.Işıl yaptığı baskılı savunmayla ve mücadelesiyle takıma bi dinamizm getirdi ama o da skor da çok etkili olamadı.2.yarı daha iyi bir milli takım seyrettik.Ribaundlarda dengeyi sağladık savunmamızı daha sertleştirdik ve farkı kapattık fark 10 iken litvanyayı savunmada durdurduk ama Nevin üstüste 4 serbest atış kaçırdı Işıl da 2 de 1 attı ve o arada farkı 4-5 seviyesine çekemedik yine de maçı bırakmadık ama litvanya en fazla 4 sayıya kadar yanaşmamıza izin verdi ve maçı 64-58 kazandı.
Litvanyanın en etkili ismi sürpriz bi şekilde galatasaray taraftarının gitmesini çok istediği geçen sezon gs de oynayan Gintare oldu.Gintare maçı 15 sayı 6 ribaundla tamamladı.Bizim tarafımızda öne çarpan isimler son periyotta oynadığı iyi oyun ve attığı 17 sayı ile Nevriye,3'lükleriyle takımı ayakta tutan Şaziye ve yaptığı baskılı savunma ve kaptığı 4 topla Işıl'dı.
Tüm türk takımlarında olduğu gibi serbest atışlar yine çok canımızı yaktı.Biz 12/19 yüzde 63 ile atarken Litvanya 17/18 yüzde 95 ile atarak serbest atışların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bize gösterdi.
Takımımız adına en olumlu şey topa yapılan baskıdan aldığımız sonuçtu.Işılın önderliğinde yaptığımız baskıyla rakibi çok zorladık 14 tane top çaldık ve rakibi 23 top kaybına zorladık.


Türkiye-Slovakya:76-60
         
Slovakya maçına ilk maçın tam aksine fırtına gibi başladık.Slovaklar buna erken cevap verdi ve ilk yarıyı oyunun hakettiği bir farkla değil 6 sayı önde kapadık ama 2.yarıya da yine fırtına gibi başladık ve 3.periyot skoru 24-9 oldu bu noktadan sonra slovakya bir daha gelemedi.Türkiye tempoyu kontrol ederek 4.periyodu rahat bi şekilde götürdü ve maçı da iyi bi farkla 16 sayı farkla 76-60 kazandı.
Maçla ilgili çok fazla olumsuz nokta yoktu.Hemen hemen bütün takımdan yararlandı Ceyhun Hoca ve takımda buna güzel karşılık verdi.Bunlar ilerisi adına güzel işaretlerdi.Maçla ilgili en ilgi çekici nokta Fenerbahçemizin 3 oyuncusu Birsel-Nevriye-Nevlinden gelen 39 sayıydı yani takımın attığı sayının yarısından fazlası.Milli takımda kim iyi oynasa seviniyoruz ama bizimkiler iyi oynayınca daha bi mutlu oluyoruz.Işılın iyi oyununu da eklemeyi unutmayalım.Işıl özellikle Birselle beraber oynarken daha çok verim veriyor.



Türkiye-Rusya:65-80

Bu maçada ilk maçtan daha da kötü bi şekilde neredeyse uyuyarak başladık.Zaten Ceyhun Hocanın maçın başında aldığı molada "Kızlar maç daha yeni başladı neden geriye koşmuyor sunuz?Neden ribaundlara girmiyor sunuz" serzenişi her şeyi açıklıyordu.Maç daha ilk periyotta hatta ilk 5 dakika da koptu biz şuursuz şekilde hücum ederken geriye neredeyse hiç koşmadık ve çok fazla hızlı hücum sayısı yedik neredeyse hiç savunma yapamadık.İyi savunduğumuz pozisyonlarda da hücum ribaundu vererek rakibe hiçbir şekilde yaklaşamadık.İlk periyot skoru 29-7 rusların lehineydi.İlk periyottan sonra maç dengede gitti ama Ruslar farkında verdiği rahatlıkla maçı kontrol ettiler ve maçı rahat bi şekilde 80-65 kazandılar.
Topa baskı yaptığımız zaman bu maçta da sonuç aldık.Rusya 27 top kaybıyla oynarken biz 12 top kaybıyla oynadık biz 15 top çalarken onlar sadece 5 kere top çalabildi peki biz bu istatislikler de rusya dan öndeysek nasıl oluyor da onlar 15 sayı fark atıyor.Cevabı çok basit.Ribaundlar...Biz 18 tane ribaund alabilirken Rusya tam tamına 46 tane ribaund aldı bu kadar ribaund farkı olan bir maçta 15 sayıyla bitirmek te aslında kötü sayılmaz.

Türkiye bu sonuçlardan sonra grubu 1 galibiyet 2 mağlubiyet ile 3.sırada bitirdi ve bir üst tura çıktı.Bu turda gruptan çıktığımız rakiplerle beraber Çek Cumhuriyeti,Belarus,İngilterenin olduğu 6lı gruptayızİlk 4 e girenler çeyrek finale çıkacak Türkiye şu anda 5.sırada ve Britanyayı yenip Çek Cumhuriyeti Belarus ikilisinden en azından 1 galibiyet çıkarmalıyız ki şansımız olsun.

Türkiyenin ilk gruptaki maçlarını incelediğimizde en önemli şey ilk periyot performansımız ve ribaundlar.Bu ikisi konusunda sorun yaşamazsak takımımızında önemli bir potansiyeli var.

2.Gruplarda ilk maçımızı Çek Cumhuriyeti ile oynayacağız.NtvSpordan ÇekCumhuriyeti-Belarus maçını takip ettiğimiz kadarıyla Çekler iyi ve disiplinli bir takım.Yıldız oyuncuları Eva Viteckova,savunmasına dikkat etmek lazım.Çeklerde bizim gibi 66.3 sayı ortalamasıyla oynuyorlar.Endişe etmemiz gereken istatistik ise biz maç başına 27.3 ribaund alırken onlar 47.3 ribaund ortalamasıyla oynuyorlar bu istatistikte mutlaka ezilmemiz lazım özellikle de savunma ribaundlarına çok konsantre olmalıyız Çekler maç başına 15 hücum ribaundu ortalamasıyla oynuyorlar.Zor maç olacak Çekler favori ama bizim takımımızın potansiyelini düşünürsek ufak da olsa şansımız var diyebiliriz.

Gelelim Fenerbahçemizin yeni transferlerine.Acaba onlar turnuvada nasıl bir performans sergiliyor?

Elina Babkina

Genç ve yetenekli bir oyun kurucu .Yeni neslin önemli yıldızlarından biri olarak gösteriliyor.Şampiyonada yaptıklarını incelediğimiz zaman pekde iç açıcı değil tabi istatisliklere doğru bir açıdan bakarsak.Babkina maç başına yaptığı 5 asist ile asist krallığında 2. sırada ama top kaybına baktığımız zaman maç başına 6 top kaybı yapıyor ve bu istatistikte turnuvada lider.Yani asist top kaybı ortalamasına baktığımız zaman 1'in altında ve bu da hiç iyiye işaret değil.Sayı ortalamasına baktığımız da yine yanılmamak için başka istatisliklere de bakıyoruz.Babkina maç başına 16.7 sayı ortalaması ile sayı krallığında 5.sırada ama maç başına tam 16 top kullanmış ve bu istatistikte de lider.Genel olarak şut yüzdesi 18/48 yani yüzde 37.5,3'lük yüzdesi 13de 3 ile yüzde 23.1.Babkina,Pennynin,Angelın,Nevriyenin,Matovicin olduğu bir takımda bu kadar top kullanamaz bu sayı ve asist istatisliklerine ulaşamaz ama top kaybı istatistiği yine de ürkütücü.

Zane Tamane

Tamane transfer edilince özellikle galatasarayın yaptığı sansasyonel transferlerden sonra hepimiz burun kıvırdık.Taraftar gruda,leuchanka,candace parker gibi isimli oyuncular bekliyordu ama koç tercihini hem kulüpten hem de milli takımdan tanıdığı Tamane den yana kullandı ve belki de çok iyi yaptı.Fenerbahçemizin geçen sene en büyük sorunlarından biri ribaundlardı.Tamane maç başına aldığı 12.3 ribaund(maç başına 4 hücum ribaundu)ile turnuvada ribaund konusunda lider.Maçını izleyemedik ama istatisliklerden anlayabilidiğimiz kadarıyla sadece ribaund da almıyor maç başına 11.7 sayı ile sayı krallığında ilk 20 de.3 maçta kullandığı 20 topun 12 sini sayıya çevirmiş ve yüzde 60 ortalamayla turnuva da bu konuda da lider.Turnuva da şuana kadar ki tek özelliği 18 de 11 yani yüzde 61 ile attığı serbest atışlar diyebiliriz.

By İbrahim Seçkin


22 Mayıs 2011 Pazar

Sözün Bittiği Yer

Sezon başından beri bütün taraftarlar,spor medyası,yöneticiler herkes konuşuyor.Artık söz bitti,konuşacak hiçbir şey kalmadı.Herşey bu resimdeki cesur yüreklere bağlı.Biz hepsine güveniyoruz ve inanıyoruz.Bize bir büyük sevinç daha yaşatmanız dileğiyle....

13 Mayıs 2011 Cuma

Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin ? Neler dururken, sen neyi seçtin !



Bir haftadır taurasinin galatasarayla görüştüğü,ön protokol imzaladığı,transferin heran bitebileceği gibi haberler okuyorduk gazetelerde,internette,twitterda.Ama hiçbirine  inanmadık belki de inanmak istemedik,inanmak için hiçbir mantıklı sebep bulamadık.Derken dün(perşembe günü)ajanslara taurasinin galatasarayla sözleşme imzaladığı haberleri düşmeye başladı biz yine de inanmak istemedik vardır bir yanlışlık dedik,ismail şenolun ntvsporda açıklamasından sonra iyiden iyiye inanmaya başladık resmi açıklamanında gelmesiyle gerçek apaçık belli oldu,hepimiz şok olduk ama gerçekle yüzleşmek zorunda kaldık.

Peki bu sürece nasıl geldik?Şimdi bunu inceleyelim.Taurasinin fenerbahçemize imza atmasından bugüne kadar olan olayları(hatırladığımız kadarıyla)teker teker değerlendirelim.Aziz yıldırımın geçen seneki basın toplantısı geldi aklıma hemen.Başkan 4 amatör branşta da hedeflerin büyüdüğünü avrupada büyük başarılar elde etmek istediğimizi deklare etti.Bu basın toplantısının ardından bayan basketbolda hamleler yapılmaya başladı.O hamlelerin en büyüğü Diana Taurasi oldu.Son 3 sezonun euroleague şampiyonunun,son 3 sezonda 2 kez wnba şampiyonu olan takımın en önemli oyuncusu,çoğu otoriteye göre dünyanın en iyi bayan basketbolcusu artık fenerbahçe için oynayacaktı.Bu hamlenin ardından hana horokova,ivana matovic,anna vajda hamleleriyle avrupada gerçekten şampiyonluk istenildiği herkese gösterilmiş oldu.

Taurasinin FbTv ye verdiği ilk röpörtaj

Kurulan bu güçlü takımın ilk sınavı cumhurbaşkanlığı kupasında galatasaraya karşı oldu.Takımımız maçı hiç zorlanmadan kazandı ve potansiyelini daha ilk maçtan göstermiş oldu.(taurasinin o maçta vasat bir performans gösterdiğini söyleyelim.)

Taurasinin o maçta şimdiki taraftarlarına yaptığı hareket

Tabiki de bu takım için önemli olan cumhurbaşkanlığı kupası değildi,lig bile bu takımı kesmezdi asıl önemli olan avrupaydı.Avrupada ki belkide en büyük rakibimizi Ekaterinburgu deplasmanda taurasinin de müthiş oyunuyla 72-66 devirdik ve taraftarın ve şubenin avrupada kupaya olan inancı bir kat daha arttı.Bu maçın hemen ardından ligde namağlup giden lider galatasarayı caferağada ağırladık 3 periyot iyi oynamadığımız maçı 4.periyottaki  iyi oyunla kazandık ve ligde liderliği de ele almış olduk.Takım için herşey iyi gidiyordu.Avrupada namağlup giden takım ligde de liderliği elde etmişti.

Derken olanlar oldu.Ortaya büyük bilim adamı(!)Turgay Atasü,Hacettepe Doping Kontrol Merkezi ve Federasyon çıktı.Taurasinin istanbul üniversitesi maçında alınan örneğinde modafinile rastlanıldığı açıklandı.Hiçbirimiz bu habere inanmadık tabi.Dünyanın en iyi bayan basketbolcusu ligde önemsiz bir maçtan önce neden amerikalı öğrencilerin uyanık kalmak için aldıkları bir maddeyi alsın ki dedik hepimiz.Ama yönetmimin bir karar alması gerekiyordu çünkü sezon devam ediyordu.Kulüp taurasinin dopingli olduğuna inanmadığını ama sözleşmeyi feshetmek zorunda olduğunu bildirdi ve taurasiyle sözleşme fesholdu.Kıta dışı hakkımızı kullanabilmek için Angel Mccoughtry ile anlaşıldı.Bu süreç devam ederken fenerbahçe taraftarı yani biz hep taurasinin yanında durduk onu savunduk onun böle bişi yapmayacağına olan inancımızı haykırdık.Maçlarda taurasi için bağırıldı federasyon,atasü,hacettepe protesto edildi taurasiye destek pankartları açıldı.Mehmet alakuşunda(antudaki adıyla namı değer exagg)desteğiyle dönmesi için internet siteleri bile açıldı.Antu'da phoenixdeki gazetelerde geri dönmesi konusunda ilan verebilmek için kampanyalar yapıldı.Biz bunları yaparken rakip takım taraftarları onun bir dopingçi olduğunu bizim doping yapan bir sporcuyu koruduğumuzu söylediler.

Taurasiye destek için açılan pankartlar

Beşiktaşlı taraftarların forumlarının girişine koyduğu rezillik

Taurasinin ayrılmasından sonra aynı şeylerin kendisinede olacağını düşünen Penny de takımdan ayrıldı.Gazetelerde ikisinin aynı evde kaldığı ikisininde doping yapmış olabileceği gibi haberler hatta ikisi hakkında çok daha çirkin haberler çıktı.Ama biz ikisinede sahip çıktık.Ona olan inancımızı birgün bile yitirmedik.Bu arada takım için sezon devam ediyordu tabi.Avrupa da galatarasayı içerde ve dışarıda çok rahat bir şekilde yendik ve çeyrek finalde Spartak Moskovayla eşleştik.Tam bu maçlardan önce taurasi ile ilgili konuda yanlışlık yapıldığı taurasinin numunesindeki değerlerin yanlış okunduğu ve aslında suçsuz olduğu açıklandı.Fenerçeye pardon(!)denildi.Bu haberle birlikte takımın konsontrasyonu tamamen dağıldı ve 2 maçta da spartaka yenilerek elendik.Herhangi bir dalda takım olarak bir türk takımı ilk defa avrupanın 1 numaralı kupasında bu kadar favoriydi ama kendi ülkesindekilerin yaptığı bir kumpasla o kupadan oldu takım.

Ligde ve kupada galatasaraya yenildik böylece hem saha avantajını kaybettik hemde türkiye kupasını galatasaraya kaptırmış olduk.Bu kumpası yapanların planları tıkıt tıkır işliyordu.Son hamle kalmıştı o da 5 senedir fenerbahçenin ambargo koyduğu lig şampiyonluğuydu.Fenerbahçe ilk maçta abdi ipekçide kazandı ve bu avantajı iyi kullanarak caferağaki 2 maçıda kazandı ve 6.kez üstüste HERŞEYE RAĞMEN ŞAMPİYON oldu.

O şampiyonluktan sonra galatasaraylıların şimdiki oyuncuları taurasi ile ilgili attıkları iftira

Şampiyonluğun hemen ardından Penny Taylor ile sözleşme imzalandı bu imza hepimiz için taurasinin habercisiydi ama o haber bir türlü gelmedi.Beklemekten sıkılmışken taurasinin kendisine dopingçi diyen,basketbol hayatını bitirmeye çalışan takıma imza attığını duyduk.Ben tabiki de taurasiden benim gibi yada herhangi bir fenerbahçe taraftarı gibi düşünmesini,davranmasını bekleyemem,ama biraz haysiyetli olmasını ve mideli olmasını bekleyebilirim heralde.Taurasi zaten hiçbir zaman fenerbahçeli olmamış öle olsaydı bugünkü yaptıklarını yapamaz buna vicdanı elvermezdi.Unutmayalım ki biz taurasisizde güçlüyüz ve kraliçelerimize birsele,esmerale,nevireye inanıyoruz.Hiçbir oyuncunun Fenerbahçe den daha büyük olmadığını ve karşımızdaki kim olursa olsun prensiplerimizden vazgeçmeyeceğimizi dosta düşmana gösterdiğimiz için yönetime teşekkür ediyorum.Yazıyı gerçekten fenerbahçeli olan bir efsanemizin sözüyle bitirelim.

''Fenerbahçeli sevenlerim kesinlikle üzülmesinler, ben hiç bir zaman Revivo kadar profesyonel olamam. Bu kulübü, bu taraftarı gördükten sonra önüme altından halı da serseler Galatasaray'a gitmem. İstesem de yapamam, kendime yakıştıramam bunu'' Milan Rapaic 

by İbrahim Seçkin and Turhan Arsal

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Yakışanı Yapmış

Bu adama(!) adam demeye de bin şahit ister ya ne denir ki.Terbiyesizliğini göstermiş ve kendisine yakışanı yapmış

10 Mayıs 2011 Salı

3 te 3 e hazır mısın?

Erkek voleybol ve bayan basketten sonra sıra bayan voleybola geldi.Sezona süper kupayla başlayan,özel davetle katıldığı kulüpler arası dünya şampiyonasında set vermeden şampiyon olan,türkiye kupasında vakıfbank a elenen,şampiyonlar liginde 3.olarak bizi üzen(nereden nereye şampiyonlar liginde 3.olunca üzülüyoruz bu da güzel)sarı melekler belki de sezonun son maçına çıkıyor.Takımımıza destek olmak,şampiyonluğu kutlamak ve dünyanın en büyük spor kulubüyle gurur duymak için burhan felekde yerimizi alalım.
3 te 3 ü yaptıktan sonra darısı erkek basketbol ve futbol takımlarının başına...

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Son 180 Dakika

Sezona hiç de istediğimiz gibi bir başlangıç yapamadık.Önce şampiyonlar ligi elemelerinde Young Boys a elendik,ardından uefa europe leaguede(eski adıyla uefa kupası) yunanistanın vasat takımlarından paoka elendik.Lige çok iyi bir futbol ve sonuçla antalyayı 4-0 yenerek başladık hepimizde bir umut belirdi ,derken haftalar geçtikçe o umut yerini hayalkırıklığına bıraktı.Lig arasına geldik baktık ki liderle 9 puan fark var aramızda ama bundan daha korkutucu olan şey takımın görüntüsüydü.Takım yeteri kadar mücadele etmiyor,yenik duruma düştüğü zaman veya istemediği sonuçla karşılaştığı zaman sonuca isyan etmiyordu.Birde başımıza yılların belalısı türkiye kupası çıktı takımın umutları zaten hiç yokken birde yeni malatya mağlubiyeti alınınca çoğumuz gelecek sezonun hesaplarını yapmaya aykut hocanın bu işi yapamayacağını düşünmeye başladık.Bütün taraftarlar devre arasında takıma takviye yapılmalı yoksa bu takım lig yarışını götüremez derken  transfer yapılmadı ama o devre arası kampında transferden çok daha önemli işler yapılmış meğer.
 
2.yarı başladığında herkesin aklında 2.haftadaki trabzon maçı vardı eğer o maçı kazanabilirsek belki bir şansımız olur eğer puan kaybedersek bu sene bitmiştir tarzında düşünüyorduk.Antalya maçında iyi futbol oynamadık ama gökhanın mükemmel aşırtma golüyle kazandık.Gökhanın o golü belki de bir mucizenin ilk işaretiydi.2.haftada trabzonu sahadan sildik ve trabzonla fark 4 e indi ama hala aklımızda bazı soru işaretleri vardı.Takım istikrarlı bir şekilde bu oyunu oynayabilecek miydi kazanmaya devam edebilecek miydi?Takım bütün bu sorularımıza bazı maçlarda(1 yada 2 maç)iyi oynamasa da çok iyi mücadele ederek sahada cevabını verdi ve 33.haftaya geldik.Hepimizin aklında son maçta kaybettiğimiz 2 şampiyonluk var,hepimiz keşke şu haftaya puan farkıyla önde girseydik diye düşünüyor ama 2.yarının başında herhangi biri bize 33.haftaya lider olarak girceksiniz ve son 2 maçı kazanırsanız şampiyon olcaksınız deseydi hepimiz kabul ederdik.

İşte o son 2 haftaya yani 180 dk ya geldik gün birlik olma günü çünkü antifenerbahçe cephesi kenetlendi her hafta renkten renge giriyorlar.Her hafta önümüzü kesebilmek için ayrı oyunlar oynuyorlar ama bu sefer başaramayacaklar.Hepimiz inandık en çokda futbolcularımız,teknik heyet ve yöneticilerimiz.

Koca sezonun bitmesine daha aydınlık günler görmeye sadece 180 dk kaldı.....
by İbrahim Seçkin